Diyarbakır'da yaşanan dehşet verici bir olay, tüm Türkiye'yi sarsarken, baba ve oğulun vahşice öldürülmesi sonrası gerçekleştirilen cenaze namazı büyük bir kalabalığı bir araya getirdi. Olay, birçok kesimde derin bir üzüntü ve öfke yarattı. Katledilen baba ve oğulun cenazesi, Diyarbakır’ın merkez ilçelerinden birinde, gözyaşları ve dualar eşliğinde defnedildi. Bu acı olayın arka planında ise ne yazık ki toplumsal sorunlar ve ailevi çatışmalar yatıyor.
Geçtiğimiz günlerde yaşanan olayda, 40 yaşındaki baba ve 20 yaşındaki oğlu, evlerinin önünde elleriyle kafalarına aldığı kurşunlarla hayatlarını kaybetti. Olayın faillerinin kimler olduğu ve neden böyle bir cinayeti işledikleri henüz tam olarak aydınlatılamamış olsa da, güvenlik güçleri geniş çaplı bir soruşturma başlattı. Mahalle sakinleri, baba ve oğulun çevreleri tarafından sevilen ve saygı duyulan kişiler olduğunu belirtirken, bu cinayetin arkasında yatan nedenleri merak ediyor. Bazı komşular, aile arasında sıkıntıların olduğu yönünde söylentilerin dolaştığını, ancak bunun cinayete varacak kadar ciddi bir durum olup olmadığını bilmediklerini ifade ettiler.
Cenaze töreni, coşkulu bir kalabalık tarafından gerçekleştirildi. İlk olarak, camide okunan cenaze namazının ardından, baba ve oğulun tabutları, kirli ellerin oyununa maruz kalmadan omuzlarda taşınarak toprağa verildi. Törende, katılımcılar arasında akrabalar, komşular ve dostlar yer aldı. Gözyaşları içerisinde haykıran aile üyeleri, “Bu cinayet affedilemez” diyerek, faillerin bir an önce yakalanmasını ve adaletin sağlanmasını talep etti. Törende gerçekleştirilen dualar, acılı aileyi bir nebze de olsa teselli etmek için yapıldı. Olayın toplumda yarattığı infial, yerel ve ulusal medyada da geniş yer buldu. Siyasi liderler ve toplum önderleri, cinayeti kınayan açıklamalar yaparak, böylesine vahşice bir olaya karşı birleşme çağrısında bulundu.
Toplumda meydana gelen bu tür olaylar, insanlar arasında derin yaralar açarak güven duygusunu zedelerken, yerel hükümetin ve güvenlik güçlerinin bu tür cinayetlere karşı daha aktif önlemler alması gerektiği tartışmaları da gündeme getiriyor. Vatandaşlar, bu tür olayların önüne geçmek için daha fazla etkinliğin gerekliliği konusunda hemfikir. Çeşitli sivil toplum kuruluşları, toplumun birbirine daha dayanışmacı ve anlayışlı olması gerektiğini vurgularken, eğitim ve sosyal projelerin desteklenmesi gerektiğini savunuyor.
Özellikle Türkiye’nin doğu bölgelerinde yaşanan toplumsal sorunların, şiddet olaylarına dönüşmesinin önüne geçmek amacıyla, zihinsel sağlık projaları ve erkeklerin eğitimi gibi alanlarda daha fazla çalışma yapılması gerektiğine vurgu yapılıyor. Bu tür eğitimlerin, toplumsal cinsiyet eşitliği, çağdaş yaşam ve insan hakları konularında farkındalık yaratması beklentisi taşınıyor. Olayın arkasında yatan gerçeklerin açığa kavuşması ve tüm bunların bir daha yaşanmaması dileğiyle, tüm Türkiye’nin başı sağ olsun.
Baba ve oğulun acılı defni, toplumun adalet arayışının ve birlik olmanın ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Umuyoruz ki, bir daha böyle trajik olaylar yaşanmaz ve toplumlar arası dayanışma ile huzur içerisinde bir yaşam sürdürülebilir.