Son yıllarda iklim değişikliği, dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük sorunlardan biri haline geldi. Türkiye de bu sorunun etkilerini hissetmeye başladı ve çözüm yolları arayışına girdi. İşte bu bağlamda, Türkiye'nin iklim politikalarını şekillendirecek önemli bir yasal düzenleme olan İklim Kanunu yürürlüğe girdi. Peki, İklim Kanunu nedir ve içerdiği maddeler nelerdir? Bu yazıda, İklim Kanunu’nun temel özelliklerine ve iklim değişikliği ile mücadelede Türkiye’ye sunacağı faydalara daha yakından bakacağız.
İklim Kanunu, Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelede belirlediği hedefleri ve öncelikleri içeren kapsamlı bir yasal düzenlemedir. Bu kanun, ulusal ve yerel düzeyde iklim politikalarının geliştirilmesi, uygulanması ve izlenmesini sağlamayı amaçlamaktadır. İklim Kanunu, çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ve karbon emisyonlarının azaltılması gibi temalara odaklanmaktadır. Türkiye'nin Paris İklim Anlaşması'na uyum sağlamasının da önemli bir parçasıdır.
Yıl 2023 itibarıyla yürürlüğe giren bu düzenleme, Türkiye’nin uzun vadeli iklim hedeflerini belirlerken, aynı zamanda toplumun çeşitli katmanlarını da bu mücadeleye dahil etmeyi hedefliyor. Hem özel sektörün hem de kamu kuruluşlarının bu süreçte aktif rol alması bekleniyor. Kanunun yürürlüğe girmesiyle beraber, iklim değişikliğine karşı alacakları tedbirler ve uygulamalar konusunda şirketler için yaptırımlar ve teşvikler de belirlenmekte.
İklim Kanunu, pek çok maddeden oluşmakta ve bu maddeler üzerinden Türkiye'nin iklim hedeflerini belirlemektedir. Kanunun en önemli maddelerinden biri, 2030 yılına kadar karbonsuzlaşma hedefinin belirlenmesidir. Bu hedefe ulaşmak için Türkiye, karbon emisyonlarını 2018 yılına göre %40 oranında azaltmayı taahhüt etmiştir. Bu, Türkiye’nin sanayi, tarım ve ulaşım sektörlerinde ciddi dönüşümler yaşaması anlamına gelmektedir.
Diğer önemli bir madde ise iklim değişikliği eylem planlarının hazırlanmasıdır. Her yıl düzenli olarak güncellenecek bu planlar, yerel yönetimlerin iklim değişikliği ile ilgili düzenlemeler yapmasını ve toplumun tüm kesimlerini bilgilendirmesini sağlayacaktır. Bu bağlamda, belediyelere düşen, yerel iklim stratejileri oluşturmak ve toplumsal farkındalığı artırmaktır. Ayrıca, kanun kapsamında, iklim değişikliği ile mücadelede toplumsal katılımın artırılmasına yönelik çeşitli eğitim ve farkındalık projeleri de teşvik edilecektir.
Bununla birlikte, İklim Kanunu kapsamında çevresel sürdürülebilirliği artırmak için yenilenebilir enerji yatırımlarının desteklenmesi teşvik edilecektir. Güneş, rüzgar ve hidroelektrik gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, Türkiye’nin enerji bağımlılığını azaltmak ve sürdürülebilir bir enerji politikası geliştirmek açısından kritik öneme sahiptir. Enerji verimliliği ile ilgili projelere kamu ve özel sektör tarafından büyük yatırımlar yapılması beklenmektedir.
İklim Kanunu'nun getirdiği düzenlemelerin ülke ekonomisi üzerindeki etkileri de merak konusu. Uzmanlar, iklim değişikliği ile mücadelede atılacak her adımın, uzun vadede ekonomik büyümeyi destekleyeceğini savunuyor. Yenilenebilir enerji sektörünün büyümesiyle birlikte istihdam olanaklarının artması, yeşil teknolojilere ve sürdürülebilir uygulamalara yönelimin hızlanması, daha fazla iş fırsatı yaratacağı öngörülüyor.
Sonuç olarak, İklim Kanunu Türkiye için yalnızca bir yasal düzenleme değil, aynı zamanda geleceğe dair bir vizyon ortaya koymaktadır. İklim değişikliği ile mücadelede atılacak adımlar, toplumun tüm kesimlerinin katılımını gerektiren, çok yönlü ve entegre bir yaklaşım olmalıdır. Türkiye'nin bu kritik dönüm noktasında, her bireyin üzerine düşen görevi yerine getirmesi büyük önem taşımaktadır. İklim Kanunu ile sağlanacak çevresel sürdürülebilirlik, yalnızca bugünün değil, gelecek nesillerin de sağlıklı bir yaşam sürmesi için gereklidir.